Dağın zirvesinde, soğuğun ortasındaydı Zerdüşt.
Esen rüzgarın bir şeyler söylediğini düşündü önce. Dinledi bir süre.
‘Söylemiyor’ dedi, ‘Hiçbir şey söylemiyor’.
Dağın zirvesinden baktığında, rüzgarın önemsizliğini anladı Zerdüşt.
‘Rüzgar ıslık çalar ama doğa konuşur’ dedi kendi kendine.
İnsan olmanın ne demek olduğunu çözmeye çalışıyordu. Akıllılar mı insandı yoksa insanlar mı akıllıydı?
‘Zor sularda fırtına her zaman gemiyi batırmaz, ileri de atar.’ dedi Zerdüşt, kendinden emin.
‘Korkmuyor musun zirvelerden?’ diye bir sesin geldiğini duydu Zerdüşt. Zirvelerden korkanların da olduğunu anlamıştı soruyu duyduğunda.
‘O duygu mu bizi akıllı yaptı?’ dedi Zerdüşt heyecanlanarak.
Çekinmiş bir ifadeyle, ‘Hangi duygu?’ diye sordu kepenek giymiş adam.
‘Ruhumuzu hiç yalnız bırakmayan o duygu, korku, bizi akıllı yapan o muydu?’ dedi Zerdüşt.
‘Bilmiyorum.’ diyebildi sadece kepenekli adam.
‘Korku, aklın dikkatidir’ dedi Zerdüşt, sesindeki bir şey bulmuş olmanın huzuruyla.
Endişeli bir ses ve yüz ifadesiyle, ‘Bu soğuklarda koyunlarımın ölmesinden daha büyük korkum yok.’ dedi kepenekli adam.
Masumiyet görmüştü Zerdüşt cümlede. ‘Önlem aldın mı?’ dedi.
‘Ahırın dışına çıkartmamaya çalışıyorum.’ dedi adam tedirgin bir şekilde.
Kendince bir fikir, diğerlerince bir nasihat vardı aklında Zerdüşt’ün; ‘Zor olacak, ama korkun dikkatini toplayacak. Dikkatini toplayıp çözüme ulaştığında, bir insan olduğunu unutma.’
Sevgilerle Anıl BOZKURT
Öneri : Adaletsizliğin Adaleti