Doğadaki huzur… Her insan hayatının belli bir süresinde yaşamıştır bu duyguyu. Belki bir saat belki de bir hafta. Doğayla baş başa kalırız ve bizi dinginleştirdiğini, rahatlattığını hissederiz. Bunu yeşil ve mavi tonlarının bir etkisi olarak görebiliriz fakat sadece bu etki, yaşadığımız huzuru anlatabilecek olgunlukta bir açıklama değildir. O halde insan ve doğanın ilişkisini farklı noktalarda bulmamız gerekecektir.
İnsan, doğanın bir parçasıdır. Toprağa ‘ana’ diyerek, inandığımız Tanrı’yı göklerde yaşayan bir varlık gibi hayal ederek zaten hayatımızda var olan değerlerimizi doğayla paylaşmışızdır. Ekolojik, biyolojik, fizyolojik yollarla madden bağlı olduğumuz doğaya artık manevi yollarla da bağlı hale gelmişizdir. Bu bütünleşme durumu bizlerin doğayla buluşmasını huzurlu hale getirmeye başlamaktadır. Ancak bu huzuru asıl tamamlayan şey ise doğanın bizi yargılamamasıdır. İnsanlar fikirlerini özgürce paylaşmakta, istençleri doğrultusunda hareket etmekte birtakım yasaklarla, baskılarla karşılaşırlar. Haliyle bu durum bizim özgür irademizin kısıtlanmasına, belli hazlara ve mutluluklara ulaşmamıza engel olabilir. Doğanın kendi yasalarının içinde ahlaksal yasalarının olmaması bizim onunla buluşmamızı huzurlu kılan asıl şeydir. Çünkü insanlık belli başlı yasak ve engelleri kabul etse de huzurunun eksik olmasından her zaman şikayet edecektir. Doğa, bu şikayeti anlayacak olan tek mahkemedir. Ve bu mahkeme bize cezalar vermek yerine, bizim sorunlarımız olan soruları bize cevaplayan yerdir. Belki bunu bir rüzgar esintisiyle belki de kimin konuştuğunu bir türlü anlamlandıramadığımız iç sesimizle yapıyor. Tüm kaos ortamına rağmen yine de özümüz olan doğa, varoluş sancılarımızın tedavisi olmaktan kaçınmıyor.
Her anlamda gelişim içerisinde olan bir yaşamın içinde bulunuyoruz. Bu gelişim bizlere yüksek apartmanlar, uçan araçlar yaptırmış ve hiç beklemediğimiz iletişim hızlarını getirmiş olabilir. Ancak bizim doğadan uzaklaşmamıza da neden olduğu aşikardır. Ona verdiğimiz zararları bir düşündüğümüzde, yine de bize verdiği huzur onun insaniyeti değil midir? Doğa, insanoğlunun kırgın kardeşidir ve etin tırnaktan ayrılmaması gerekir. Doğaya yaklaşımımızı ve bizi bekleyen sonu Astrofizikçi Hubert Reeves’in sözleriyle tamamlayalım, ‘Doğayla savaş halindeyiz, kazanırsak kaybedeceğiz.’
Sevgilerle Anıl BOZKURT