57.Piyade Alayı, 19. Piyade Tümene bağlı üç alaydan birisidir.3000 kişilik subay ve er erbaştan oluşan alayın tamamı şehit olur. Birliğin komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey’dir.
25 Nisan günü sabah vaktinde Anzak birlikleri Arıburnu sahiline çıktıklarında 57. Alay bu hücumu durdurma emri aldı. Düşman kıyı bölgesini ele geçirmiş cephanesi biten askerler Conkbayırı’na doğru geri çekilmeye başlamıştır. Bunu gören Mustafa Kemal askerleri durdurur ve şu konuşma geçer:
“ – Niçin kaçıyorsunuz? Dedim.
– Efendim düşman…
– Nerede düşman?
– İşte… diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşman bana, benim askerlerimden de yakın. Düşman bulunduğum
yere gelse kuvvetlerim pek kötü duruma düşecek. O zaman bir mantıkla mıdır, yoksa
bir içgüdü ile mi, bilmiyorum, kaçan erlere:
– Düşmandan kaçılmaz, dedim.
– Cephanemiz kalmadı, dediler.
– Cephanemiz yoksa süngümüz var, dedim ve bağırarak:
– Süngü tak, dedim. Yere yatırdım. Erler yere yatınca düşman da yere yattı.
Kazandığım an, bu andır. Düşman ne yapacağına karar verinceye kadar 57. Alay da
Conkbayırı’na yetişti.”
57.Alayın Conkbayırına yetişmesi ile Mustafa Kemal taarruz emrini verdi:
“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimizi başka birlik ve komutanlar alacak.”
Nitekim düşman püskürtülmüştür.
Mevcudu çok azalan ve sadece 1100 kişi kalan 57. Alay, cephe gerisine alınarak eksikleri giderildikten sonra yeniden cepheye alınmıştır fakat Rusya’da patlak veren Bolşevik Devrimi’nin ardından Galiçya Cephesi’ndeki savaş sona ermiştir. 15. Kolordu ise bu sefer Sina ve Filistin Cephesi’ne yollanmıştır.
57Alay burada çembere alındığı için mevcudu 200’lere kadar düşmüş ve Megiddo Muharebesi sırasında ise 57. Alayın kalan mevcut esir edilmiştir.
57.Alay kahraman askerlerin anısına tekrar asker atanmamıştır.
57.Alay, dünya üzerinde en çok madalya sahibi olan alay olduğu için dünyanın en kahraman alayı olarak nitelendirilmektedir.
“Ölürsek şehit kalırsak gaziyiz dediler,
Hepsi adsız olan birer kahraman idiler.
Yürüdüler onlar hep ileri yürüdüler,
Onlar hiç geriye dönmeyi düşünmediler.”
Yusuf Tuna