Oturdum çimlere kitabımı okuyup,biramı yudumluyorum. Güneşin insanın içini ısıttığı, rüzgarın ruhunu okşadığı günlerden biri. Bitirdiğim sayfayı çevirip diğerine geçtim doğal bir istekle. O da neydi ne görmüştü gözlerim. Karşıma çıkan cümle durdurdu beni birden. Düşündürdü, güldürdü, ah dedirtti ah.. ‘Hayat Çok Acayip” dedi.
Acayipti hayat farklıydı.. Aslında çokta kafa yormaya gerek yoktu ya hayattı bu; yaşanılması kaçınılmazdı. Sonu belli dönüşü yoktu. Hayattı. Kendime döndüm kaçınılmaz yaşadıklarımı anımsadım. Değişen yanlarımı gördüm,değişmeyenleri de. Derslerime baktım, baktım öylece o sayfaya bir yıl önce ağlayıp şimdi güldüklerime..Öğrendiklerime, hatalarıma , anneme, babama, işime, çok sevdiğim ayakkabıma ve çantama, canım arkadaşlarıma (bu listenin sonu gelmez) …
Hayat böyleydi. Geçip gidiyordu ve ne yaparsan yap geçip gitmeye devam edecekti. En geçmez dediğin şeylerin bile üç günden fazla sürmeyeceğini sana öğreterek geçecekti. En fazla üç gün sevinip üç gün üzülürsün çünkü.. Sonrası mı? sonrası hep alışkanlıktan.
İyisi mi anları kaçırmamaktı. Bunu anımsadım yeniden. Şükür dedi dilim istemsizce. Ve bırak söylenmeyi ,kötü olana bağlı kalıp takıntı yapmayı.. Git dedi silkelen,yüzüne su vur,zıpla,nefes al yada en iyisi şöyle içten bir kahkaha at dosta düşmana inat. Ve kendine gel dedi. İyikilerine odaklan. Keşkeleri sil at kafandan.. amazinggoodwillshopperfirst.com
Hayat şuanda da akıp gidiyordu ve ben kitabı bırakıp sizlere bu satırları yazarken biramında sonuna gelmiştim. Ama ne de olsa yenisi vardı. Bir tane daha açardım. Önemli olan bu andı; anda gizliydi onu kaçırmamaktaydı. Böyle böyle bütün anlar akıp gidecekti. Yakalayanlar balla, yakalamayıp takılı kalanlar tuzla anacaklardı. Üzgünüm ama durum böyle.
Ben neyle anacağınızı size bırakıyorum. Eh ne de olsa irade hürdü değil mi?
Ballı günler.