Anasayfa / EDEBİYAT / Şehrin Arka Bahçesi Sapanca

Şehrin Arka Bahçesi Sapanca

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde yeşillikler içinde bir aşık diyarı varmış..

Yanlış anlamayın bu bir masal değil. Lakin hâlâ masal gibi, öyle güzel yerler var. Bu gün gezimiz tam olarak böyle yerlerden birine. Sapanca’ya.

Şehirden kaçmak isteyenler, günü birlik bir şeyler yapmak isteyenler, nefes almak isteyenler, yol çok yormasın ama oksijeni bol olsun baş döndürsün diyenleri şehrin arka bahçesi Sapanca’ya alalım. Zira ilk defa Sapanca’ya giden bir ekip olarak bizim tepkimiz aynıydı. Vay bee!

Yalnız toplu taşımadan ziyade kendi aracınızla gelmenizi tavsiye ederiz. Veya araç kiralayın. Sapanca zannettiğiniz kadar büyük değil ancak görmeden dönmenizi istemediğimiz yerler var ve toplu taşıma bu gezide sizi tatmin etmeyebilir.

Yola çıkmadan önce..

Hazırlığınızı bir gün önceden yapın. Sabah erkenden kalkın ve direkt yola çıkın, vakit kaybetmeyin. Kahvaltınızı gideceğiniz yere saklayın. Merak etmeyin, manzarayı ve köy kahvaltısını gördüğünüz zaman nedenini anlayacaksınız.

Yol haritamızın ilk durağı: Maşukiye!

İstanbul’dan yola çıkıyorsanız biz gibi, Maşukiye ile aranız yaklaşık 160 km civarı.

Tem üzerinden gidiyorsanız İzmit (Doğu Çıkışı) / Kartepe tabelasını göreceksiniz. Bu çıkışı kullanın. E-5 üzerinden gidiyorsanız İzmit’ten 7-8 km sonra Sapanca ayrımını göreceksiniz. Yol ayrımlarında Kartepe tabelasını takip edin, bırakmayın.

Maşukiye yolunuzun üzerinde kalacak. Ufak bir kaç dükkan ve bir de tepeye doğru çıkan bir yol. Yavaşça yukarı doğru devam edin. Yavaş diyorum çünkü etrafınızda gördükleriniz bütün dikkatinizi çekecek. Yanınızda biri varsa ki bu güzel gezi tek başına ziyan edilmemeli bizce, “şuraya bak çok güzel değil mi? Şuraya mı otursak acaba, burası da hiç fena değil sanki be!” tepkilerini onu çok sarsmadan verin olur mu. Tepeye tırmanan yolculuğunuz süresince gördüğünüz evlerin neredeyse tamamına yakını evden bozma cafeler. Biraz tırmandıktan sonra bir meydan gibi alana geleceksiniz. Bir boğa heykeli ve bir şelale göreceksiniz.

Aygır Deresi‘ne hoşgeldiniz.

Aklıma suyun intiharı geliyordu hep, şelale deyince.
(Birhan Keskin)

Aracımızı burada bıraktık. Yokuşun devamında ne var bilmiyoruz. Kartepe’ye gitmek isteyenler; kayak yapmak, konaklamak gibi planları olanlar yola devam edebilir. Biz burada kahvaltı yapacağız.

Önce bir etrafı dolaşıp, manzaranın tadına varıp fotoğraf çektikten sonra baş dönmesi ile beraber bir mekana dalıverdik. Mekan ismi önermeyeceğiz zira hemen hepsi birbirinin aynı. Kahvaltı yapmak için oldukça güzel bir yer Aygır Deresi.

Oksijeni yeşili bol; kahvaltısı köy kahvaltısı, organik; çayı demlikte.

Kırkpınar Sahil / Aygır Deresi

Böyle bir yerde kim bilir kaç paradır kahvaltı deyip gözünüzü korkutmayın. Tahmin ettiğinizden daha uygun fiyatlar. Şehrinizin popüler bir cafesinde yapacağınız kahvaltı ile hemen aynı fiyatta ama burada oksijen biraz daha fazla. Kişi başı 25 tl bizim ödediğimiz fiyattı.

Kahvaltıdan sonra çok da vakit kaybetmeden devam ediyoruz yolculuğumuza, haritamızda henüz keşfedilmeyi bekleyen noktalar var. İlk defa geliyorduk, heyecanlıydık, meraklıydık.

Not! Biz bu yolculuğu yaparken aylardan Nisan olduğu için fazla bir kalabalık yoktu. Yazın sıcak günlerinde tercih edecekseniz buraları önceden arayıp rezervasyon yaptırmakta fayda var. Kalabalıkta kuyruk beklemenizi istemeyiz.

Yol haritamızın ikinci durağı: Kırkpınar!

Yokuşu inip Maşukiye’ye sapmadan önce geldiğimiz yola bağlanıyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. Yaklaşık 5 dakika kadar sonra Kırkpınar’dayız. Kırkpınar’ın içinden geçip önce sahile ulaşıyoruz. Sahil tarafında mekan aramıyoruz, keşfediyoruz. Aracı bıraktık ve sahilin kıyısındaki barakalarda deli gibi fotoğraf çektik. Nefes aldık. Manzara enfesti doğrusu.

Kırkpınar merkeze geri dönüp tura devam ediyoruz. Gördüğünüz evler hepinizde aynı etkiyi bırakacak. “Buraya taşınmalı, burada yaşamalıyım.” Evler mimari olarak birbirinden güzel, bahçeleri oldukça bakımlı. Huzur kelimesinin görsel karşılığı burası olabilir bakın.

Yol üzerindeki seralardan çiçek almadan geçmeyin. Eve eliniz boş dönmeyin.

Yol haritamızın üçüncü durağı: Sapanca!

Tekrar ana yola bağlanıp durmadan devam ediyoruz. Çok geçmeden Sapanca merkeze varıyoruz. Burada her yer birbirine çok yakın. İstanbul’dan sonra bu kadar çabuk ve kolay bir yerlere ulaşmak gerçekten insana ayrı bir şaşkınlık yaşatıyor.

Araçla kısa bir tur atıyoruz; merkezin içinden geçip tren yolu civarından dolanarak sahile inip arabayı bırakıyoruz. Sahil alabildiğine cafe ile dolu. Cafelerin önünde bekleyen avcılar size balık misali yem atıp duruyor. “Buyrun, buyrun! Hoşgeldiniz!” Bu yönden biraz rahatsız ediciydi açıkcası, isterseniz birini seçip oturun bir çay molası verin, ama sahili yürümeden geçmeyin.

Kırkpınar / Sapanca Gar / Vecihi Kapısı

Merkezde de yürüyerek ufak bir tur atmak isteyebilirsiniz. Kendi halinde bir kasaba havası mevcut kentte. Uzun vadede yaşamak nasıl olur bilinmez tabi.

Yemek saati de yaklaşmaya başladığı zaman arabaya dolaşıp yola devam ediyoruz. Acıktık!

Yol haritamızın dördüncü durağı: Muradiye!

Tekrar ana yola bağlanıp biraz ilerlediğiniz zaman tabelaları takip ederseniz, Muradiye girişini göreceksiniz. Bir ormanlık, bir dağlık alanda hafif bozuk bir yolda ilerlemeye başlayacaksınız. Korkmayın devam edin. Yolu ilerledikçe karşınıza tek tük alabalık restoranları çıkacak. İstediğiniz birine oturabilirsiniz. Doğa ananın avuçları içerisindesiniz artık. Buraya kadar geldiyseniz alabalık da yemeden dönmeyin zaten.

Yedik, içtik. Yolcu yolunda gerek. Anayola tekrar bağlanıp yolumuza devam ediyoruz. Sapanca’yı da geçip Serdivan istikametine devam ediyoruz. Sapanca gölünün etrafını dolanıyoruz anlayacağınız.

Yol haritamızın beşinci durağı: Serdivan – Göl Park!

Sapanca’ya gelip de buraya uğramadan dönmeyin. Gölün en sakin, en yalın, en güzel gözüktüğü noktalardan bir tanesi burası. Üstelik Sapanca merkezindeki sahilde olduğu gibi sizi rahatsız edenler de yok. Gönlünüzce yürüyün, manzaranın tadını çıkarın, fotoğrafınızı çekin. Huzurun, sakinliğin tadını çıkarın.

Dönüş!

Artık dönme vakti. İstanbul’a dönecekseniz eğer ve günlerden hafta sonu ise ya biraz erken yola çıkın ya da oyalanın biraz geç çıkın. 1,5 saatte ulaştığımız ve doya doya gezdiğimiz Sapanca’dan evimize bir cumartesi akşamı tam 4 saatte döndük. Üstelik yaz günü de değil, aylardan Nisan’dı.

Sonuç!

Sıkılanlar, bunalanlar, kaçmaya yer arayanlar, heyecan arayanlar, yeşili görmek isteyenler, huzuru bulmak isteyenler ama çok vakti olmayanlar için günü birlik en iyi tercihlerden biri. Yalnız dikkat edin, Sapanca’ya yerleşmeye karar verip, eve döndüğünüz de eşyalarınızı toplamaya başlayabilirsiniz.

[Toplam:0    Ortalama:0/5]

Hakkında Admin

Bunlar da ilginizi çekebilir

Alcatraz Adası ve Kaçılması İmkansız Alcatraz Hapishanesi

‘Toplum kurallarına uymazsan seni hapishaneye gönderirler.Hapishane kurallarına uymazsan seni Alcatraz’a gönderirler.’      Bugün Al …

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir